İsmail Dümbüllü Ödülü'nü bekliyor muydunuz?



Beklediğim bir şey değildi. Biz, Semaver Kumpanya olarak geçtiğimiz yıllarda ödül sisteminden affımızı istemiştik. Biz, zaten varız ve tiyatroyu da ödül almak için yapmıyoruz. Ödülleri bizim önümüzü açacak veya kapatacak bir şey olarak görmüyorum. Dolayısıyla İsmail Dümbüllü Ödülü de beklediğim bir şey değildi; bana da sürpriz oldu. 

GURUR DUYDUM! 

Yani bu ödülü neden size verdiklerini bilmiyor muydunuz? 
Evet, bilmiyorum. Semaver Kumpanya'yla her yıl iki-üç oyun yapıyoruz. Bizi ve oyunlarımızı herkes takip etmese de bundan haberdar olan insanlar var. 10 sene boyunca tiyatroyu ayakta tutmak için yapılan tüm oyunlarda, var olduğumu gören birileri varmış demek. 

Geçmişte çok büyük isimlere verilen bu ödülü alan en genç isimsiniz. Bu, neler hissettiriyor size?
Daha önce ödül almış isimlere baktığım zaman hayatları boyunca tiyatro yapmış, çok güzel işlere imza atmış büyüklerimin arasında anılıyor olmak, başlı başına bir ödül zaten. Bu anlamda ödül çok iyi hissettiriyor. Gurur verici bir şey... 

TİYATROYA BAKIŞIM AYNI 

Ödül, sizin bakışınızı ya da size olan bakışı değiştirir mi? Sorumluluk yükler mi size? 
Hayır. İnsanlar ne düşünür bilmiyorum ama ödül yokken de çalışıyorduk, ödül varken de çalışacağız. Sevdiğimiz ve bir şeyler anlatmak istediğimiz için bu işi yapıyoruz. Ödül olsa da, olmasa da tiyatroyla var olmaya devam edeceğiz. Ödül tiyatroya bakışımı değiştirmedi. 

Sizce ödül almanızda 'Leyla ile Mecnun' dizisinin de etkisi var mıdır? 
Sadece televizyonla yaptığım işle alakalı olduğunu düşünmüyorum. Ama izleyen açısından öyle bir algı olabilir. Çünkü herkes beni ve şu an rol aldığım 'Metot' isimli oyunu bilmek zorunda değil. İnsanlara en çabuk ulaşabildiğim yer televizyon. 

'LEYLA İLE MECNUN'UN İZLENMESİ BENİ ŞAŞIRTTI

'Leyla ile Mecnun'un bu kadar izlenmesini ve 'İsmail Abi' karakterinin fenomen olmasını neye bağlıyorsunuz?
İşin bu kadar tutacağını, 'İsmail Abi'nin de bu kadar sevileceğini ön görememiştik; bu beni çok şaşırttı. Gerçeküstü ama herkesin içinde olan, herkesin sevdiği ve daha önce yapmaya cesaret edemediği absürt bir komedi yapıyoruz. Başlarken, izlenmeme ihtimalinin çok yüksek olduğunu düşünüyorduk. Ama yanıldık. Yanılmak da güzel oldu işin açıkçası. Bu diziyi ben de çok seviyorum. 

Sokakta 'İsmail Abi' diye çağrılmak rahatsızlık yaratıyor mu? Bu karakterin üzerinize yapıştığını düşünüyor musunuz? 
Şu an beni 'İsmail Abi' diye çağrıyorlar ama iş bitince, beni başka bir projede başka isimlerle çağıracaklar. Üzerime yapışıp yapışmadığını bundan sonraki projemde göreceğiz. Şu an 'İsmail Abi' diye anılmam çok doğal. Ama yeni bir şey yaparken, 'İsmail Abi' diye çağırılıyorsam o tehlikeli olur.

DERDİ OLAN İŞLERİ TERCİH EDİYORUM

Sinema kariyerinize baktığımızda hep sanatsal filmlerde rol aldığınızı görüyoruz. Neden özellikle bu tarzı tercih ediyorsunuz? 
Tiyatroda da öyle; derdi olan şeyleri seviyorum. Bir şey anlatan, bir iddiası ve lafı olan işlerin içinde olmaya özen gösteriyorum. İnsanlara sadece iyi zaman geçirtecek, hiçbir şey düşündürtmeden güldürüp evlerine gönderecek işler yerine; izleyiciye mesaj veren, düşündüren ve yönlendiren filmlerde olmayı özellikle tercih ediyorum. Sanatın amacının da bu olduğunu düşünüyorum. Yapmak istediğim şey de hep bu olacak. 

SADRİ ALIŞIK ÇOK BAŞKA 

Zeki Demirkubuz'un 'Yeraltı' filminde rol aldınız. Karakterinizden ve filmden bahseder misiniz? 
Film Ankara'da çekildi. Ben sadece üç gün gittim; çekimler benim için çok keyifli geçti. Zeki Demirkubuz'un çok iyi bir yönetmen olduğunu gördüm. Filmde ben, Engin Günaydın'ın sevmediği eski arkadaşlarından birini oynuyorum. 

Forumlarda sizi, Sadri Alışık'a benzetiyorlar. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? 
Haşa... Benim oyunculuk kariyerimle alakası olduğunu düşünmüyorum. Sadri Alışık, özel ve sevilen bir adam. Ekranda çok samimi olmayı becerebilen, herkesin sevip saygı duyduğu bir usta. Sanıyorum, 'İsmail Abi'nin saflığı, öyle bir şey hatırlatmış olabilir seyirciye. Ben de 'İsmail Abi' gibi bir dostum olsun isterdim.

İLKER GEZİCİ

Yorumlar

Popüler Yayınlar