Serkan Keskin ile Röpörtaj


“iŞ DEĞiL EĞLENCE SETiNDEYiZ”
“iŞ DEĞiL EĞLENCE SETiNDEYiZ”
‘Leyla ile Mecnun’ dizisinde ‘İsmail Abi’ karakterini canlandıran Serkan Keskin diziyi “Bir iş olmaktan çok, eğlenceli bir ortam” olarak nitelendiriyor. Oyuncu, ekibin arasındaki şamataların senaryoya yansıdığını söylüyor

‘Vavien’, ‘Bıçak Sırtı’, ‘Başka Semtin Çocukları’ ve ‘Hırsız Polis’ gibi yapımlardan tanıdığımız Serkan Keskin, ‘Leyla ile Mecnun’da parlak takım elbisesiyle mahalleyi aydınlatıyor. Oyuncu D-Smart dergisine yeni dizisi ve tiyatro tutkusunu anlattı.
* ‘Leyla ile Mecnun’da farklı bir kulvar açmayı başardınız. Bunu neye bağlıyorsunuz?
Bizim yaptığımız projenin bire bir örneği şimdiye kadar yapılmadı ama benzer çalışmalar hayata geçirildi. Yaptığımız işi çok önemsiyorum ama “Biz yaptık ve oldu” demek istemiyorum. Onur  Ağabey (Ünlü) bana “Leyla ile Mecnun diye bir iş çekeceğiz. Sana senaryo yolluyoruz” dediğinde hiç böyle bir proje aklıma gelmemişti. Senaryoyu okuyunca tam onun yapması gereken kalitede bir iş olduğunu düşündüm. Senaryodan gördüğümüz kadarıyla çok absürt ilerleyen bir hikayeydi. Projede Ali Atay, Köksal Engür, Ahmet Mümtaz Taylan, Cengiz Bozkurt gibi isimler olduğunu görünce çok mutlu oldum. Çünkü bu isimler, yıllardır çok beğendiğim arkadaşlarım ve ağabeylerim. Yaptığımız işin bu kadar sevilmesinin nedeni, yapılanın dışında bir işe soyunmamız. Oyunculara gelen tekliflerde genellikle biri sizi yönlendirir ve ne isteniyorsa o şekilde oynarsınız. Bizim için ‘Leyla ile Mecnun’, bir dizi seti olmaktan çıktı. “Yarın set var” diye mutlu olduğumuz bir ortamımız var. İşimiz bittiğinde bile sette kalmayı istiyoruz çünkü çok eğleniyoruz.

* Yönetmeniniz, karakterlere katkıda bulunmanıza izin veriyor mu?
Onur  Ağabey, set sırasındaki katkılarımızı da kabul ediyor ve isteklerimiz senaryoya aktarılıyor. Bu da oyuncu arkadaşlarımızın ve benim, işi sahiplenmemizi sağlıyor. Aramızda yaptığımız şamataları bile dizide kullanabiliyoruz. Birinci bölümü çekerken “Acaba çok mu saçmalıyoruz” diye endişeye düşmedik değil. Ama gördük ki, kendi eğlendiğimiz konuları diziye taşıyarak izleyicilere samimiyetimizi ulaştırmayı başarmışız.

* Mahalledeki kahramanlar sizce nasıl tipler?
Bir taraftan çok komik görünürlerken, bir yandan da çok çaresiz insanlar. Hiçbir işleri güçleri olmayan, hep tutunmaya ve var olmaya çalışan insanlar. ‘Leyla ile Mecnun’un hayata dair çok şey söylediğini ve çok şeyi eleştirdiğimizi düşünüyorum. Ben, “Tiyatro yapıyorum; ama dizileri sevmiyorum” veya “Dizileri para kazanmak için yapıyoruz” diyen arkadaşlarıma pek katılmıyorum. Bu da bizim bir işimiz ve bunu en iyi şekilde yapmamız gerektiğine inanıyorum.

* Dizi yayınlandığında ilk tepkiler nasıldı?
Çok beğenenler olduğu gibi “Beş dakika izledim, kapattım” diyenler de vardı. Aslına bakarsanız bu diziyi, her diziyi izlediği gibi izlememe eğiliminde olmayı başaranlar ne yaptığımızı hemen anladı ve çok sahiplendi.

* ‘İsmail Abi’ nasıl bir karakter?
Çok absürt bir tip gibi gözükse de, gerçek bir tip. Sürekli umut eden, bekleyen ve aslında hepimize çok yakın biri. Arkadaşları için ölümü göze alabilecek, içinden kötülük geçmeyen bir insan. Yaptığı bütün saçma hareketleri gerçekten inandığı için yapıyor. Çok saf ve çocuk. Büyümüş, büyüdüğünün farkında ama bir yandan da büyümek istemeyen biri. İnsanların sevdiği, özlediği ve mahallede her zaman olmasını istediği bir ağabey.

* Bu karakter daha da tanınmanıza yol açtı... 
10 yıldır Semaver Kumpanya’da tiyatro yapıyorum. Böyle bir rol teklifi geldi ve birikimimi oraya da aktardım. Çok sevilmek, tanınmak ve emeğinin karşılığını alabilmek güzel bir his. Tiyatroda sahneye çıkarken televizyondaki gibi milyonlarca insana ulaşamıyorsunuz ama ben tiyatroda insanlarla buluşmaktan çok memnunum. Tabii ki salonlarımız her akşam   500 kişiyle  dolmuyor; ama bu artık benim için bir meslekten öte hayat biçimi haline geldi.

* Biraz da Semaver Kumpanya’da sahnelediğiniz ‘Titus Andronicus’ oyunundan bahsedelim.
Oyun, Shakespeare’in en şiddet dolu ve kanlı oyunlarından biri. Dünya genelinde yasaklı kaldığı dönemler olmuş. Türkiye’de ilk defa biz oynadık. Shakespeare, evrensel bir eser yapmış ve oyunda söylenen şeyler bugün için de geçerli. Öte yandan her sene bir klasik oynama isteğimiz var. Klasikler oynanmalı. ‘Titus Andronicus’u  birazcık kendi ülkemize ve hayatımıza uyarladık.
Röportaj: Cansu Uras Fotoğraf: Hüseyin Alsancak | cadde.milliyet.com.tr

Yorumlar

Popüler Yayınlar